RSS
0

Bir çekememezlik öyküsünün başkahramanı: Hagi




Eksisozlukte Hagi'nin Alex'le karşılaştırıldığı başlıkta yazılanları okuyunca ağzım açık hayretler içinde kalıyorum. Alex'in Hagi'den daha büyük bir oyuncu olduğunu savunanlar herhalde kıçları açık yatıyolar geceleri.

Bu savunmalarda en büyük silahları 3 tane: Hagi çirkefti, Hagi "Hırsızsınız siz" dedi ve Alex'in istatistikleri daha iyi.

Ben en sonuncusundan başlayıp en başa döneceğim. İstatistik olarak Alex çok daha iyi olabilir. Ama şunu unutmamak lazımki Hagi'nin oynadığı 4 sene boyunca attığı goller, yaptığı assitlerin yanında bugün Elano'nun son Gençlerbirliği maçında yaptığı gibi golden bir önceki pası veren adam da Hagi'ydi. O sene Galatasaray'ın attığı gollerin belki tamamında bir yerden etkisi vardı onun. Topu bir kanattan diğerine atıp oradaki boş adamın çizgiye enmesni sağlar onun yaptığı ortada Hakan Şükür indirir geriden gelen Arif, Okan vs. golü atardı. Ya da Türkiye'ye şu ana kadar gelmiş hiçbir futbolcuda olmayan en zor anda sorumluluğu üstüne almak duygusu vardı Hagi'de: O yüzden Bilboa'ya uzatmalarda saçma sapan bir yerden çekip o muhteşem golü atmışt çünkü Hagi'ydi o. Arsenal'le olan finalde de işte bu yüzden kırmızı kartı gördü. Hakan Şükür belki de Hagi'nin affetmeyeceği bir frikiği kendisi kullanmış ve auta atmıştı, buna çıldıran Hagi sinirini arkadan ona giren Adams'dan çıkarttı bir şekilde. Yaptığı hataydı ama bu almak istediği sorumluluğu, o takıma o kupayı kazandırma isteğinin bir parçasıydı sadece. Zaten kimse ona kızmadı,kızamadı zaten. Çünkü o Hagi'ydi. Taraftarı tarafından hiçbir zaman ıslıklanmayan, yuhlanmayan büyük adam. Bu yüzden istatistik acıdan Alex önde gözükebilir ama Hagi istatistiklerin adamı olmadı hiç.



"Hırsızsınız siz" muhabbeti Hagi'yi çekemeyenlerin elindeki en büyük silahlardan biri. Kendine tapan taraftara hırsız dedi çingene işte derler hep. Peki olayın gerçek yüzü açıklanmasına rağmen neden hala bunu görmezden geliyorlar anlamış değilim. Neydi olayın gerçke yüzü Ali Kırca zamanında yazmıştı benden oradan alıyorum olayın gerçek kısmını:
(Otobüs kapısı açılır ve Hagi bağırmaya başlar:)
- Benim telefon, siz?
- Hırsız var!
- Benim telefon aldı.
- Kim aldı.
- HIRSIZ KİM?
(Romence bir şeyler mırıldanır.)
- Hırsız?
(Ve içeri girer...)
Hepsi bu...
Söylediklerinin hepsi bu... Hani nerede, Hagi'nin taraftara "hırsızlar" diye hakaret ettiği...
Hani nerede "hepiniz hırsızsiniz" dediği...
Ya da sadece "hırsızsiniz" dediği... Nerede?

Olayın gerçeği buysa neden hala hırsız dedi diye tutturanlar var anlamıyorum. Ama işin garip tarafı Alex kendilerine hırsız derse bir daha adını ağzına bile almayacak taraftarlar durup Hagi hırsız demesine rağmen bunlar hala bu adama tapıyor diye düşünmüyorlar bile. Hagi gerçekten hırsızsınız siz demiş bile olsa bu taraftar hala ona tapmaya devam eder, Hagi bizi işte öyle büyüledi işte.



Ve sıra geldi çirkefliğe.. En büyük silah bu Hagi düşmanlarının elindeki. Çirkefliğine örnek olarak maçı katleden Erol Ersoy'a tükürmesi ise bu silahın en etkili parçası. Buna laf edenlere sormak lazım sizin içinizde hiç kazanma hırsı yok mu? Hele ki düşünün Türkiye'de tarih yazmış bir takımın en önemli oyuncusunuz, ülkenizde bir efsanesiniz ve kariyerinizin son senesindesiniz. Şampiyon olup bırakmak istemez mi insan? Hele ki Hagi gibi kazanma hırsı son derece fazla olan biri bunun çin yanıp tutuşur, buna engel olmaya kalkacak tetikçiler karşısında kendini tutamaz. Tutamadı da zaten. Ama bunu anlamamazlıktan gelmek çok koaly oluyor. Bence Alex Hagi'nin yanında daha büyük bir çirkeftir. Hemen ne diyorsun sen diye celallenmeyin nedeni de var bunun: Ne zaman ki top cezasahasına yakın bölgede Alex'in ayağına geliyor, şut çekemeyecek bir pozisyondaysa ve yanında rakip varsa kendini anında yere bırakıyor ve takımına serbest vuruş kazandırıyor. Bunun örnekleri de hiçte o kadar az değil. Her maç ,özellikle berabere ve mağlup durumdayken Fenerbahçe, en az 2-3 kere dener Alex bunu. peki bu çirkeflik değilde nedir? Durmadan yanlış karar verip herkesi çıldırtan hakemin üstüne yürümek mi çirkeflik yoksa hakemi aldatmaya çalışmak, rakip takımın hakkını yemek mi çirkeflik? Cevap aslında çok basit di mi?



Futbolu bırakalı neredeyse 10 sene olacak ve hala Hagi'yi kıyaslıyoruz hiçte kıyaslanmayacak biriyle. Alex Brezilya'nın kaptanıydı (kaç maç merak ediyorum, hem de sadece konferans kupasında galiba), Hagi ise Romanya'nın diyip sırf bu şekilde bile Alex Hagi'den büyüktür diyenler var. Sormak gerekir ama ona Alex'in kaç dünya kupası maçı var kariyerinde? Hagi ise o kupanın en unutulmaz gollerden birini attı sen neden bahsediyorsun? diye. Hagi bu ülkeye gelen bir Brezilyalıyla karşılaştırılacaksa o da Roberto Carlos'tur. Kariyerinde Hagi'den fazla kupa sahibi olan Türkiye'ye gelmiş tek oyuncu ve samimiyetle diyebilirimki dünya üzerindeki en iyi sol bekti. Ama Türkiye'ye geldiğinde Katar'a gitmekten farksızdı durum onun için. İlla Hagi'yle Fenerbahçede oynayan birini karşılaştıracaksam Hagi'yle Alex'i kıyaslamaktansa Roberto Carlos'u kıyaslarım hiç değilse en azından Hagi'ye bu kadar hakaret etmemiş olurum. Gerçi Hagi'nin etkilerini bırakmaya başlayan başka bir oyuncu var Türkiye'de şu an: Ona da başka bir yazı da değinicem kesinlikle. Kim mi? Tabii ki biliyorsunuzdur aslında Oz Büyücüsü Harry Kewell'den bahsettiğimi.

Ve benim düşüncem hep sabit kalacak: Hagi bu ülkeye gelmiş gelecek en büyük oyuncuydu ve galiba hep öyle kalacak. Neden mi? Aslında çok basit bir cevabı var:

Kim Türkiye'den bir takımın Avrupa'da kupalar kazanacağını tahmin ederdi 1996'da Hagi geldiğinde? Cevap çok net:Hiçbirimiz, herkes için bir hayaldi bu. Hagi'nin sözleşmeye koydurduğu özel madde neydi peki? Avrupa'da kupa kazanılırsa şu kadar prim alırım. Gerçekleşmeyecek bir hayal olduğundan yönetim bunu kabul etti tabiiki. Ama aslında bu Hagi için bir hayal değildi, o kendisine güveniyordu, o Karpatların Maradonasıydı çünkü. İşte sırf bu yüzden koydurduğu bu özel madde yüzünden Hagi bu ülkeye gelmiş en büyük oyuncu olarak kalıcak hep. Alex mi? Hadi ordan, yatarken üstünü ört kıçın açıkta kalmış derim sadece.. o Hagi'ydi ne Alex ne Carlos ne de şu anda Galatasaray'da tüm oyunculardan apayrı bir yere koyduğum Oz Büyücüsü Harry Kewell.. Kimse onun gibi olamaz zaten, hala onun videolarını izlerken gözlerim yaşarıyorsa vardır bir nedeni...
Read more
0

Je vais bien ne t'en fais pas....


Uzun bir aradan sonra yazmaya bu filmle devam etmek çok güzel olacak...

Yine yeniden izledim bu filmi. İzlemek geldi içimden gene ansızın, durduramadım. İnsan bir kere izleyince bir kere daha izleme ihtiyacı duyuyor sonra.

İkiz kardeşini arayan Lili'nin macerası kısaca. Mélanie Laurent'e bu filmde hayran olmamak elde değil, hastanedeki sahnelerde gerçekten yemek yememiş olmalı o derece gerçekci duruyor. Fransızları sevmem fazla ama Mélanie'nin yeri apayrı. Özellikle bu filmden sonra ben onu dünyadaki en iyi kadın oyunculardan biri sayıyorum, benimle birlikte Quantin Tarantino'da sayıyor olmalı ki Soysuzlar Çetesi'nde kendisine en önemli rollerden birini verdi.

Ama ben her izlediğimde, Mélanie Laurent'in etkisinden kurtulabilince ondan öte başka birine daha çok hayran oluyorum: Baba rolünü oynayan Kat Merad muhteşem bir oyunculuk sergilemiş aslında, izleyenleri karmaşık duygulara sürüklüyor, bisiklet sahnesinde Lili'yle konuştuktan sonra arkada kalınca yüzüne bakınca o anki duygularını insan sonuna kadar içinde hissediyor o nasıl bir mimiktir. Ve sonunda oyunculuğuna insanın ağzı açık kalıyor ister istemez. Filmi 2. kere sırf babanın mimiklerine, oyunculuğuna dikkat etmek için izlemek lazım. İşte o zaman anlaşılıyor oyunculuğunun büyüklüğü. Gerçi anneyi canlandıran Isabelle Renauld oyunculuğuda mükemmel ama Kad Merad çok daha ağır basıyor işte.

Bir filmin soundtracki nasıl bu kadar güzel olur, nasıl insanı etkiler bunun dersini de veriyor bu film. Kardeşimle aramızdaki şarkı oldu artık Lili. Ben ona söylüyorum tabii ki. Şarkının sözlerini ve klibini buradan vereyim de tam olsun.

Kısaca özellikle kardeşi olanların kesinlikle izlemesi gereken bir film, insana kardeşini ne kadar çok sevdiğini öyle bir gösteriyorki insana kendi bile inanamıyor. Zaten şarkıyı dinleyince filmi de izleme istediği doğuyor insanda otomatik olarak.



Lili,take another walk out of your fake world
Please put all the drugs out of your hand
You'll see that you can breath without not back up
Some much stuff you got to understand

For every step in any walk
Any town of any thought
I'll be your guide

For every street of any scene
Any place you've never been
I'll be your guide

Lili,you know there's still a place for people like us
The same blood runs in every hand
You see its not the wings that makes the angel
Just have to move the bats out of your head

For every step in any walk
Any town of any thought
I'll be your guide

For every street of any scene
Any place you've never been
I'll be your guide

Lili,easy as a kiss we'll find an answer
Put all your fears back in the shade
Don't become a ghost without no colour
Cause you're the best paint life ever made
Read more
0

O şimdi asker canı neler ister....



Bundan bir sene önce bugünü askere giden 3lüyü uğurlarken ki halini düşün deseler hiçte şu an hissettiğim gibi hissetmezdim. Üzülürdüm, meraklanırdım ama bu kadar üzülmezdim kesinlikle.. En kötü anlarımda 3,5 senelik görüşmeme fiyaskoma rağmen yanımda olan kardeşimlerimden üçü yarından itibaren 6 ay boyunca yoklar...

Doruk ve Mertkan... Kardeşlerim işte benim... Doruk ara sıra kaybolsa son zamanlarda gene ortaya çıkmıştı,diğeriyle Mertkanla Fenerbahçe maçından sonra kapışıp cumartesi konuşmaya başladık tekrar... Ama gidiyorlar lan işte 6 ay yoklar.. Rahat sayılırlar 3.cüyle karşılaştırırsak Ankara ve Hatay'a gidiyorlar işte.. Doruk gel Ortaköy'e gidicez sahile havada düzelir hem, Mantar'ı dinlemeyiz merak etme yoksa Palladium'da çürürüz...

3.sünün yeri ise apayrı.. Mirko, Şaban ve Barış... Sene boyunca sabit olmayarak bu üç isimle çağırdım onu... Her haftasonu birlikteydik genelde, hayatımdaki en güzel tatili beraber geçirdik... Yarın Diyarbakır yolcusu.. Şimdi oturup düşünüyorum ben cuma, cumartesi ve hatta pazar kimi kitleyeceğim diye.. Haftaiçi kimi arayacağım hadi Yeşilköy'e diye? Halısahada maç çıkışı Arnavutköy'de mantı & dondurma ikilisini kiminle yapıcam ben Doruk'ta gidiyor? Özlüycem ulan seni ötesi var mı? Kardeşim çabuk git, çabuk gel... O kadar alıştırdınki kendine eksikliğin tahmininden de çok hissedilecek, biliyorum ki inanılmaz hikayelerle geliceksin ama o hikayelerle yanımıza tamamen dönene kadar hep seni merak ediyor olucam...

Vatan size emanet!!! Dikkat edin lan kendinize!!! Aramayı ihmal etmeyin...
Read more