RSS

Ankaragücü 3 - Galatasaray 0

Blogun ilk yazısının Galatasaray'ın mağlup olduğu bir maç hakkında olacak olması biraz garip geliyor insana...



Dünkü maç Galatasaray'ın bu sene gerçekten iyi olmadığı tek maçtı denebilir. Bol pas yaptılar gene ama sonuçsuz.. Arda son zamanlarda nereden geldiği belli olmayan bir egoistlik içinde oynuyor, pas verip kaptırmayı geçtim pas vermeyi düşünmüyor bile. Strum Graz maçında herkesin yerin dibine soktuğu ama bence çok koşan, mücadele eden ve golün asistini yapan Elano'da etkisiz kalınca son pasları atacak adam kalmadı ileriye.

Buna rağmen Galatasaray çok gol kaçırdı. Baros ve Nonda ikisi de aynı yerden aynı müsait pozisyonda topu auta yollama başarısını gösterdiler, ikisinden biri gününde olsaydı o pozisyonlar gol olurdu. Toptan yana şansımızda yoktu dün.



Hakeme değinmek gerekirse bu sene Galatasaray'ın maçını yöneten bir tane düzgün hakem gelmedi, dünkü hakemde bunlardan biriydi. Nonda'nın penaltısını vermedi deniyor ama benim aklımda kalan en önemli pozisyon Aydın'a çift dalındığı pozisyona devam demesiydi, çocuk yerde kaldı kalkamadı. Faulun yanında en azından sarı kart olan bir pozisyonda devam kararı çok komik oldu, bu pozisyon EPL'de olsa mücadelenin son derece sert geçtiği bu ligde bu tip hareketlere karşı hakemler son derece sert olduğundan kırmızı kart görebilirdi rakip oyuncu.

Sabri'nin yerine oynayan Uğur bana tabii ki Sabri'den daha fazla güven verdi. Gereksiz yere şut çekmeyen, orta yapmayan bir sağ bek izledik maç boyunca. Galatasaray'ın girdiği en tehlikeli pozisyonda Uğur-Aydın işbirliği vardı ve Uğur'un çektiği şut direkten söndü. Sabri olsaydı o pozisyona girebilir miydi bilmiyorum çünkü o çoktan daha uzaktan şut çekmiş olurdu.



Takımdaki herkesin yıldız olduğunu sanıp paslaşmayı unutması bu mağlubiyetin en büyük etkenlerinden biridir. Servet'in bile sağdan atıp soldan geçmeye çalıştığı başka bir maç yoktur herhalde. Bu bize ders olur herhalde. Rijkaard'ın futbol anlayışının temel noktası olan paslaşmaya ihanet eden takım cezasını çok büyük bir şekilde aldı dün. Artık takımdaki herkesin kafasına vura vura gösterir Rijkaard top insandan her zaman hızlı olduğunu.

Bunun yanında Ankaragücü ise tam bir takım kimliğindeydi, sahaya bizle berabera kalmak için değil yenmeye çıkmış bir takım görüntüsündeydi ama bunu 80. dakikaya kadar dinç kalarak gösterdi. Bunda bizimkilerin pas futboluna ihanetininde payı büyük. Bunun yanında Ankaragücü'nün belki de tek yıldız denecek adamı Ceyhun Eriş ise neredeyse hiç egoistlik yapmadan ama bazen fanteziye kaçacak şekilde paslı oynadı. Halbuki bizim bildiğimiz Ceyhun gördüğü yerden şut çekerdi baya büyük bir değişim vardı onda. Bu arada Darius Vassell'e ne oldu?



Maçın skorunun bu derece farklı olmasının tek bir açıklaması var o da Rijkaard'in dediği gibi takımın konsantrasyonun golü yedikten sonra dağılması. Yediğimiz 3. golde bu ayan beyan ortaya çıkıyor.

Herşeye rağmen her türlü sonuçtan ders çıkartacak bir teknik heyetimiz olduğu için çok şanslıyız. Trabzon maçında dersini almış bir takım izleriz herhalde.

Son olarak Mehmet Topal ve Arda bir an önce kendine gelmeli!!!

Bookmark and Share

0 yorum:

Yorum Gönder