Maçın sonucu daha farklı olabilirdi ama yenildiğimiz ve berabere bitecek her türlü sonuç için ne deneceği açıkca belli: Laubaliyetin bedeli...
Maça inanılmaz hızlı başladı Galatasaray, daha 5. dakikada 2 tane gol kaçmış haldeydi ve durmadan saldırmaya hazır bir haldeydi takım. Golün gelmesi de uzun sürmedi sayılır 23. dakika da Sabri'nin evet Sabri'nin ortasında Kewell, the wizard of Oz, düzeltip affetmediği noktadan golünü attı. Sabri'nin asıl olarak Baros'a yaptığı, klasik şekilde hedefini bulmayan ama entresan şekilde auta gitmeyen bu orta arka direkte Kewell'a geldi ve 1-0 öne geçtiğimiz gol oldu.
Golden sonrada sahada Galatasaray hakimiyeti vardı, top çevirip rakibini koşturan, pozisyon vermeyen ve saldıran bir Galatasaray.. Zaten bunun da sonucunda Keita'nın orta şut karışımı topunda Servet topu kaleye yollayınca fark 2'ye çıktı.. Bu golden sonrada oyunun hakimiyetini bırakmadı Galatasaray, Trabzon zaten maçtan kopmuş gibiydi. Saldırdık durmadan, çok gol kaçırdık 4-5 olabilecekken ilk yarı şutun defansa çarpıp rakibin önünde kalması sonucu 2-1 oldu skor ve takımlar bu havayla içeri gitti.
Trabzon bu golden sonra gaza gelecekti elbette ve belki de Galatasaray için de iyi olacaktı bu gol. Ama 2. yarı muhteşem bir laubalilikle başladı Galatasaray.. Bire birde adam geçebilen oyuncuların dışında (Keita, Arda, Kewell ve zaman zaman Baros) çalım sevdasına ve bencil oynamaya diğerleri de katıldı. Ayhan saçma çalımlarla ilerlemeye çalışıp pas vermeyi denemeye sevdasına girdi. Maçın ilk yarısında da aynısını deniyordu ama karşısında dirençli bir Trabzon yok. Halbuki 2-1den sonra çok daha dirençli oynayan rakip karşısında bu laubalilikle ve bencillikle oynamanın cezası çok ağır olurdu ki oluyordu da. Ayhan'ın topuk pası atmaya çalışmasıyla kaybedilen top dönüp Coleman'ın muhteşem şutuyla 2-2 yaptı skoru.
Galatasaray bu dakikadan sonra tam anlamıyla dağıldı, 2-3 pası bir araya getirememeye, saçma sapan hatalar yapmaya başladı belki de Mustafa Sarp'ın hatalı geri pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan Serkan golü atsa maçı 4-3 Galatasaray değil Trabzon alacaktı. Tam 10 dakika süren bu buhrandan takımı Barış'ı oyuna alarak çıkardı Rijkaard.
Yorulan Kewell yerine Barış girince oyuna Galatasaray kendini toparladı ve üstündeki paniği attı. Ortasaha daha dirençlendi 3 tane mücadeleci adamla. Golde bu değişiklikten 3 dakika sonra geldi. Sağdan Keita'nın ortasını Baros bilinçli bir şekilde Arda'ya indirdi, büyük kaptanda tekrar öne geçirdi takımını. Hazırlanışı çok güzel bir goldü bu. Takım oynamak isteyince neler yapacağını gösterdi bize. Bu gole sevinmemiz tam bitmemişken Barış'ın taçtan aldığı topu çizgiye kadar güzel getirip yaptığı ortayı Baros tam zamanında olması gerektiği yerde olarak tamamladı ve fark tekrar 2ye çıktı.
Bu golden sonra maç gene koptu sandı Galatasaray, yavaş yavaş laubaliliğe tekrar başladı, bu sefer taraftarı da arkasına alarak. 75.dakikada Trabzon maçlarının klasikleşen tezahuratı horon tepme eşliğiyle Trabzon'a koymanın ne güzel olduğunu belirtmeye başlamıştı bile taraftarlar. Herkes maçı aldık havasına çok çabuk girdi. Laubalilik bu sefer değişik bir şekilde boy gösterdi. Baros 3-2 gidilen bir pozisyonda sağ taraftan yardıran Keita'ya atmak yerine Giray'ı çalımlamaya kalkıp topu kaptırdı mesela. Ama 2-1kenki ciddiyetsizlik yoktu takımda. Ama bir anlık konsantrasyon kaybı takımın ofsayt taktiğinin bozulup Coleman'ın 2. golü olarak döndü bize. Ve bu dakikadan sonra tam bir stres başladı herkeste. Neyseki maç böyle bitti de ezeli rakibimizin puan kaybettiği haftada biz de büyük bir saçmalık yapmadık.
Son olarak bu maçta ve bu sezonda gösterdiği performansla ayrı bir yorumu hakeden biri vardı sahada: Keita insan değilsin!!
0 yorum:
Yorum Gönder